13 Oca 2011

Haksız olan kim?


Haksız olan kim?
 
   Hayvanlarla ilgili sorunların, eleştirilerin, konuyu bilen bilmeyen herkesin ağzında olduğunu görüyorum. Aman Allah ortalık toz duman; birbirlerini suçlamalar, atışmalar ve hatta mahkemelik durumlar, bu hal sadece hayvanı sevenle sevmeyenler arasında değil ne yazık ki. Hayvan korumacılar da kendi aralarında fraksiyonlara ayrılmışlar! Evet, acı ama böyle.
   Birileri kalkıp hayvan sorunlarını dünya çapında eleştirmeye, bu bağlamda Peta gibi örgütlere başvurmayı savunuyor bir diğeri de ülkemizde kendi kendimize çözüm bulmalıyız diyor. Birileri aşıla kışırlaştır sal diyor diğer grupsa kısırlaştırma soykırımdır diye haykırıyor. Bir gurup hayvanların özgür ortamda yaşamasını yeğlerken diğerleri korunaklı barınaklar diyor.
   Daha neler neler; mesela hayvan haklarını korumada kurumlarla olan yazışmaların içeriği, üslubu konusu büyük ayrışmalara, kavgalara yol açıyor; kimi çok sert yazıyorsun öyle olmaz derken diğer bir kesim onlar ancak bu dilden anlar diyor. Barınakların nasıl olmaları gerektiği konusu da bir ayrı münakaşa konusu.
   Hayvan korumacılar adlarını başka başka şekillere de dönüştürüyorlar. Neyse işte ben yine herkesin bildiği gibi, senelerin alışkanlığı hayvanseverler diyeyim. Kendi aralarında böyle dövüşüp dururken, öte yanda hayvan sevmezler, hatta hayvan düşmanları bu gruptaki herkese bayrak açmış durumda.
   Dışarıda bir kuytu köşede bir garibe yem vermeye kalksanız türlü tehdit hatta hakaretle karşılaşıyorsunuz, apartmanınızın bahçesinde iki kediciğe kol kanat gerseniz yönetim kurullarına şikayetler, belediyelerden yeterince yüz bulamazlarsa kendileri fare zehirleriyle, sopalarla, dayakla, taşla başlarını ezerek itlaf yapanlar…
 
   Bir toz duman, bir arbede, hiç bitmeyen hiç bitmeyecekmiş gibi görünen savaş. Hayvan karşıtları canların yaşam haklarına karşı “insan hakkı” diye çıkıyor; “bizim çocuğumuz okuluna gidemiyor, bizim hakkımız ne oluyor, kedilere verdiğiniz yemekler sinek yapıyor, aşk çağrıları geceleri uykumuzu bölüyor”. Yok mikroptu yok kuduz tehlikesiydi.. Söylemeyi istedikten sonra söylenecek şeyler çok bulunur di mi?
   Günlerdir gecelerdir düşünüyorum, hayatım boyunca canların yaşam haklarını savunmuş birisi olarak acaba demeğe başladım nedir, kimdir yanlış olan? Ben bu kadar hararetle bu canların yaşam haklarını savunurken ıskaladığım gözümden kaçırdığım şeyler oluyor mu acaba? Gerçek doğru, gerçek haklı kim?
   Herkes yaşamak istiyor; insanlar da sokaklarda, istekleri dışında dünyaya gelmiş o kediler, köpekler hatta ve hatta yaban hayattaki kuşlar, ayılar, sincaplar, çakallar, tilkiler, kurtlar da. Bu ortak yaşam isteğine ortak bir çözüm bulunamaz mı? Herkesi memnun eden, kimsenin kimseden şikayet etmeyeceği, toplumu ayrıştırmalara götürmeyecek bir çözüm, bu o kadar zor mu? Ya da bunun böyle zorlaştırılmasından birileri mutlu olmakta ve hatta hatta menfaat mi sağlamakta?
   İnsan zekası nelere çözüm üretmiş,  bunu mu çözümleyemiyor? Kim haklı, kim haksız? Ben kendimce bazı sorularımın yanıtlarını buldum. İnsanların hepsi de haklı(!) Hayvanı seven de sevmeyen de, hayvan sevenlerin içindeki ayrışık gibi duran tüm guruplar da haklı(!) Haksız olan tek canlı “HAYVANLAR”(!). İstekleri dışı dünyaya gelmekle, yaşama isteklerine çare bulamamakla haksızlar. Onun için onları mahkum etmeli, ortalığı onlardan temizlemeli, var mı sorunun başka çözüm yolu?
 
Ece Bilgin        



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder