Bu söz büyük ozan Yahya Kemal’in.
Bu bağlamda daha pek çok düşün adamı, yazar çizer fikir beyan etmiş. Mesela çok
sevdiğim bir yazar Mark Twain, “Düşlerinizi kovmayın, çünkü onlar gidince siz kalırsınız
ama, artık yaşamıyorsunuz demektir” demiş.
Hayal etmeden, düş kurmadan yaşanır
mı? Elbet tüm ömrün elde edemeyeceğin hayalleri kurmakla geçsin demiyorum, ama
gerçekleşmesini istediklerini önce hayalle daha sonrasında da hayata
geçirmek için çalış çabala.
İşte çok güzel bir söz daha, “Büyük
şeylerin hayali ile yaşa, hiç olmazsa daha küçük şeyleri yapma imkanı
bulursun.” Bunu da J. Bernard söylemiş.
Ben tüm önemli icatların hayal gücü
zengin insanlarca yapıldığına inanırım, kimselerin gökyüzünde seyahat etmeyi
akıllarına bile getirmediği dönemde Wright kardeşler önce düşleyip daha sonra
uçağı icat edip insanları havalandırmadılar mı? Diğerleri de öyle değil mi?
Bakın, dahi diye nitelendirdiğimiz
Einstein ne demiş: “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir”. Kuru kuruya bilgi ne
işe yarar? Hayal gücünüzle, sahip olduğunuz bilgiyi pekiştirmez, bir güzel
harmanlamazsanız o bilgi kitap sayfalarında ya da aklınızın bir köşesinin tozlu
rafında kalmaya mahkum olmaz mı?
“En büyük işler, büyük hayaller
kurma özelliği olan insanlarca başarılmıştır.”(Willam Russell). İyi ki bu “dahi
hayal kurucular” olmuş. Onların o düş zenginlikleri olmasaydı bizler şimdi çok
daha eksikli bir alemde yaşıyor olacaktık.
Büyük edebiyatçılar, onlar da birer
“Usta Düş Avcısı” değil miydiler? Hayal kurma yetileri olmasaydı, klasikler
içinde sayılan, her devirde kabul görüp okunan o şaheserlerini yaratabilirler
miydi? Ya besteciler, mesela duymayan kulağına rağmen düş gücüyle müzik alemine
ölmeyecek eserler kazandıran Betthoven?. “Hayal gücü ruhun özüdür” derken
Joubert biraz da bunu kastetmiştir elbet.
Hayal kurmayı çok severim,
özellikle de geceleri el ayak çekilince kimseler beni rahatsız etmez. David
Hume’un dediği gibi, “Hiçbirşey hayal gücü kadar hür olamaz”. Benim için de o
zamanlarda hayal gücüm hürriyetini kazanır. Neler neler düşlerim sahipsiz
canlar için, hür, kabul görmüş, bakımlı, sağlıklı olduklarını, asla acı ızdırap
çekmediklerini, ülkemiz evlerinin Avrupa’da olduğu gibi % 80’inde evcil hayvan
bakıldığını, daha da neler.Düş gücümün zenginliğince, izin verdiğince
hayallerimi çeşitlendirir, zenginleştiririm. Kimseler karışamaz,
eleştiremez, kınayamaz “neden öyle düşündün, bunlar hiç olacak işler mi”
diyemez. Taşımacılıkta kullanılan atları eşekleri özgürlüğüne
kavuştururum, yeşil çimenli çayırlarda yayılırlar, ya da el değmemiş doğal
alanlarda gezinir otlanır mutlu olurlar. Neden Olmasın? Zor belki ama olmayacak
şey de değil.. O güzel hayvancıklar o kadar çok acı çekiyorlar ki insanların
ellerinden. Aç sefil susuz bir avuç samana, sabahtan akşama kadar artık
kaderlerinde ne varsa. Çul, çaput, çöp, insan, bazıları da sınırlarda kaçak
işlerinde patlayıcı madde, benzin taşıyorlar.Bu kaçak benzin taşıyanların
sırtları, karınları taşıdıkları bidonların ağırlığından yaralanıyor, zırıl
zırıl kanıyor, bir dönem t.v kanallarında gösterilmişti.
İşte ben bunun gibi, acı çeken
bütün hayvanlarla ilgili güzel düşler kuruyorum, belki kurduğum düşlerin
birçoğunu ben göremeyeceğim ama, daha sonra ki nesiller görecektir buna da
inanıyorum, zaten inanmasam hiç o düşleri kurgular mıydım usumda. Bunları
yaparken yaşadığımız dünyanın acı gerçeklerinden de kendimi asla soyutlamıyorum
ve düşlerim adına o olumsuzluklarla da elimden geldiğince uğraşıyorum.
Sizler de asla düşsüz kalmayın.
Bakın Alman düşünürü Goethe ne demiş: “Hayal gücü ne ilahi bir armağandır”.
Hayallerinizi bol, çeşitli ve renkli kılın. Ve dualarınızı da eksik
etmeyin ki kurduğunuz hayalleriniz bir an önce gerçeğe dönüşsün.
Ece
Bilgin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder