Hayvanları Koruma Kanunu tasarısına karşı çıkan binlerce insan 30 Eylül Pazar günü çeşitli bölgelerde yapılan yürüyüşlerde buluştu.
Hayvan severler, bu
tasarıyla sokakta yaşayan hayvanların 'toplama kampları'nda açlığa ve ölüme
terk edileceğine dikkat çekiyor.
TBMM'ye sunulan Hayvanları Koruma Kanunu tasarısı başta hayvan hakları savunucuları olmak üzere pek çok sivil toplum
örgütünü harekete geçirdi. 5199 sayılı kanunda yapılacak değişiklikler arasında
geçen "uyutma" kelimesi ve sokak hayvanlarının toplanarak doğal yaşam
parklarına götürülmesi başlıkları, tartışmaya neden oldu.
Yasa tasarısında
hayvanseverlerin tepkisini çeken madde şöyle: "... Bu sebeple
bakımevlerinde kısırlaştırılıp aşılandıktan sonra kayıt altına alınan sahipsiz
hayvanların, hayvan bakımevlerinde yeterli yer olmadığı takdirde
sahiplendirilinceye kadar, oluşturulacak olan sahipsiz hayvanlar doğal hayat
parkında bakılması için düzenleme yapılmıştır." Ayrıca kanun teklifinin
gerekçeli 6'ncı maddesinde, "Bir canlının, sahipsiz veya güçten düşmüş
olması, onun ölüm nedeni olamaz, olmamalıdır" denmesine rağmen, kanuna
eklenmesi amaçlanan maddede güçten düşmüş hayvanların acısız şekilde
"uyutulması" öneriliyor.
Hayvanseverler, yeni yasanın Hayırsız Ada
katliamından daha da kötü sonuçlara yol açmasından endişe ediyor. 70 binden
fazla imza toplayan hayvanseverler pazar günü de yurdun dört bir yanında eylem
yapacak.
2004 yılında ilk kez yürürlüğe giren Hayvanları
Koruma Yasası, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nca yeni bir taslakla TBMM’ye
sunuldu. Ancak taslak, yasanın değişmesini destekleyen hayvan hakları
savunucuları tarafından bile tepkiyle karşılandı. Çünkü taslak sokaktaki
sahipsiz kedi ve köpeklerin, şehir dışında kurulacak doğal hayat parklarına
gönderilmesini öngörüyor. Doğal hayat parklarında ise hayvanların yiyecek ve
barınma ihtiyaçlarının sağlıklı karşılanabileceğinden endişe duyuluyor, yeteri
kadar bakım personeli ve veteriner olmaması da ayrı bir sorun.
HAYTAP Hayvan Hakları Federasyonu Başkan Yardımcısı
Nesrin Çıtırık, yurt çapında tüm hayvanlar denilince milyonlarca hayvanın söz
konusu olduğunu belirterek, “Yurt çapında bu milyonlarca hayvanı koymak için
1000 adet yasadaki adıyla “Hayat parkı” yapıldığını varsaysak bile, bu
hayvanları oraya toplayacak “tecrübeli” belediye ekibi bulmak mümkün değildir.
Ayrıca bu milyonlarca hayvanın gunluk beslemesini de belediyeler karşılayamaz”
diye konuştu. Çıtırık, “Bu hayvanların hepsi toplama adı altında öldürülecektir.
Bu yasa teklifi kedi ve köpekleri yok etmek için hazırlanmıştır, bu bir katliam
yasası olacaktır” dedi.
Yanıtsız sorular
Çıtırık, şu konulardaki muğlakliğin altını çizdi:
- 2004 yılında çıkan kanunda hükme bağlamış olmasına
rağmen, binlerce belediye "Kısırlaştırma" yapmadığı gibi bir
"bakımevi" bile kurmamıştır.
- Belediyeler bakımevinde i 50-100 hayvana dahi
bakıcı ve veteriner veremez ve onları açlık ve susuzluğa mahkum ederken,
"milyonlarca" hayvan topladığında, "on binlerce bakıcıyı, binlerce
veteriner hekimi" istihdam etmeyeceği ve bir günlük yemekleri bile
trilyonlar tutan milyonlarca kedi-köpeğin besleme maliyetini karşılamayacağı
için, kolay yol olan "öldürmeyi" seçecektir.
- Kediler, doğası gereği yakalanması imkansız olan
hayvanlardır. Yüzbinlerce kediyi de "canlı" toplayamadıkları için,
öldürecekleri açıktır.
- Pitbull ve diğer tehlikeli hayvanlar için "3
ay içinde bakim evlerine teslim etmek zorundalar" ibaresi yasa teklifine
konmuş. Şehirlerin %90’ında hala daha bakımevi yokken bu hayvanlar hangi
bakımevine konacaktır?
CDA Derneği Başkanı, HAYTAP Onur Kurulu Üyesi,
Veteriner İç Hastalıklar ve Psikoloji Uzmanı Tamer Dodurka da yasanın
hayvanseverler tarafından katliam yasası olarak adlandırılmasında bir yanlışlık
olmadığını belirtti. Cnnturk.com’un sorularını yanıtlayan Dodurka, şunları dile
getirdi:
“Yasada sokakta hiçbir köpeğin kalmayacağı hepsinin
eninde sonunda doğal yaşam alanlarına alınacağını ve etolojik (davranışsal)
ihtiyaçlarının karşılanacağından bahsediyor. Maalesef bu madde onların
etolojiden ne kadar habersiz olduklarını ortaya koyuyor. Herkes biliyor ki,
evcil hayvanların doğal ve uygun etolojik ortamı, kanunda belirtilen doğal
yaşam alanları değil, insanların yanıdır. Evcil hayvanın genetik bilgisi
insanla birlikte olmayı gerektirir. Bu alanlarda evcil hayvanların etolojik
ihtiyaçlarının karşılanacağını söylemek cehalettir.
Bu tür alanların olumlu sonuçlar verdiğine dair
dünyada hiçbir örnek yoktur. Bu alanlarda yaşayacak hayvanlardan güçsüz olanlar
yemek yeme şansına bile sahip olmayacak, yemek kavgalarıyla ölüp gideceklerdir.
Bu, tarihte bizi dünyaya rezil eden Hayırsız Ada vakasının tekerrüründen başka
bir şey olmayacaktır. Ayrıca insandan bu kadar uzakta bakılacak hayvanlar gün
geçtikçe insan yaşamından uzaklaşarak tekrar sahiplenilmesi iyice güç hale gelecektir.
Bu yüzden bu yasanın katliam yasası olarak isimlendirilmesinde hiçbir yanlışlık
yoktur.”
Dodurka, bakım sorununun nasıl aşılacağına ilişkin
sorumuzu da şöyle yanıtladı: “Türkiye’nin birkaç istisnayı saymazsak hayvan
bakımevlerinde yaşayan hayvanların çoğunun karnının doymadığını, belediyelerin
birkaç yüz hayvana bakmaktan aciz olduğunu, veteriner hekim ve personel
sayısının yeterli olmadığını bilirken bu devasa yaşam alanlarında(!) hayvanları
nasıl doyurabilirsiniz? Bunların birbirini kırıp geçirmelerine nasıl engel
olabilirsiniz? Bunların planını yaparken hangi hayvan davranış uzmanına
danıştınız? Veya bu uzmanlardan gelen eleştirilerin hangisini dikkate aldınız?”
Dodurka, yasada değişmesi gerekenleri ise şöyle
sıraladı:
1- Hayvanlara yapılan tüm işkence, eziyet ve tecavüz
suçları tecil edilemeyecek ya da paraya çevrilemeyecek şekilde hapis cezasıyla
cezalandırılmalıdır. Tasarıda işkence yapana para cezası, işkenceden öldürene 2
yıla kadar, ancak paraya çevrilebilir nitelikte hapis cezası öngörmektedir.
2- Bu yasada hayvanları mağdur edecek tek kelime
bile olmamalıdır. Nitekim deneyi ve ötenaziyi meşrulaştıran kavramlar bu yasada
yer bile almamalıdır.
3- Yasanın mevcut hali ve üzerinde çalışılan
taslakta Pet shoplarda hayvan satışı belli kurallar dahilinde de olsa izin
verilmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder