19 Oca 2011

KÜRK SAHİBİNDE GÜZELDİR


     Hayvanları nasıl da sömürüyoruz değil mi? Etini, sütünü , yağını, gücünü, postunu. Ve dahası da var, sevgisini, dostluğunu, sadakatini. Biz dünyanın hakim canlısıyız ya; diğer yaratıklar bizim kölemiz. Öyle değil de, hadi öyle olduğunu farz edelim. Hiç olmazsa biraz insaflı olmayı, canlarından can, kanlarından kan alırken fazlaca acı çektirmemeyi, işkence etmemeyi de becerebilsek ya!
     Çeşitli zaman dilimlerinde, dünyanın çeşitli yerlerinde kürk kullanımını protesto eden eylemler yapılmakta. Türkiye’de de İstanbul ve Ankara’da bu bağlamda seslerini yükseltti hayvan hakları savunucuları.
     Siz, kürk giyen beyler, hanımlar! Kürkleri aksesuar olarak,  gururla üzerlerinde taşıyan insanlar! Tilki, tavşan, vaşak, porsuk, fok, rakun, kunduz, sansar, sincap, karagül kuzuları ve bunlara ilaveten kediler, köpekler; kürk kurbanı bu hayvanların, sizin üzerinize gelene dek nasıl bir işlemden geçtiğini düşündünüz mü hiç?
     Kürk ticaretinin yoğunlukla yapıldığı ülke Çin Halk Cumhuriyeti. Burada hayvan çiftliklerinde, sadece bu amaç için üretilip beslenen kedi, köpek gibi hayvanlar çok zor şartlarda, yarı aç, yarı tok, soğukla mücadele ettirilmekteymiş ki sırtlarından soyulacak postları dayanıklı olsun! Gerekli kıvama gelen hayvanlar(yedi ayda bu süreç tamamlanıyor), çeşitli yöntemlerle -biraz içiniz acıyacak ama anlatmak zorundayım- anüslerinden elektrik verilerek, boyunları kırılarak, başlarına vurulan darbelerle önce sersemletilip sonra canlı canlı derisi soyularak, zehirlenerek öldürülmekte. Bunları detaylandırmaya kalksam belki de ilerde benim yazılarımı okumaktan vazgeçeceksiniz. Neyse, bu vahşi ve akıl almaz yöntemlerden sonra alınan postlar işlenip, ödeyeceğiniz ciddi bedeller karşılığında doğruca sizlerin sırtınıza, yakanıza, çantanıza.. Artık nerenizde taşımak isterseniz…
     Hayvanların kürklerine sarınmış ilk insanları düşünüyorum. Isınmak için, hayatta kalmak için, canları pahasına vahşi yaratıklarla savaşıp, eğer onları alt etmeyi becerebilirlerse –mutlaka pek çoğu bu savaşta ölüyordu- postlarını da üzerlerine yorgan diye, palto diye haklı gerekçeleriyle örtüyorlardı. Peki ya biz şimdi bu çağda ne yapıyoruz? Hayvan  postundan başka bizi sıcak tutacak giysi yok mu? Güzellikmiş, hadi canım siz de! Ben kürk giyen birisini görünce, ancak iğrenme gibi bir duyguya kapılıyorum. Çünkü o şahıs benim gözüme adi bir hırsızdan başka bir özelliği olmayan, üstüne üstlük vahşi katliamlara talebi yüzünden ortak olan birisi olarak görünmekte. Kürkler ancak kendi sahipleri üzerinde güzel durup hayranlık uyandırır.
     2005 yılından bu yazımı okuduğunuz ana kadar, kürkü için kaç tane zavallı canın öldürüldüğünü tahmin edebilir misiniz? Hadi kafanızdan bir sayı tutun, sonra da gerçek rakama bakın: Her yıl 50  milyon can! Tahmin edebildiğinizi hiç sanmıyorum.
     Postları için yetiştirilip beslenen hayvanların dışında, binlercesi de dünyanın dört bir yanından toplanıp yine biraz önce anlattığım akıl almaz yöntemlerle katledilip kürk ticaretine meta olmakta.
     Bakın, başını okşadığınız köpeğiniz ya da diziniz dibinde mırıldayan kediniz gün gelip sizin montunuz, yaka süsünüz olacak. Nasıl bir duygu? İşte, tekir kediniz çengelde asılı, canlı canlı postunun yüzülmesini bekliyor. Ya da köpeğiniz “Dost”, başına aldığı darbelerle yarı baygınken postunun üzerinden soyulduğunun farkına varıp, acılar içinde kıvranıp ölümünü bekliyor.
     Çok acılı bir yazı oldu belki ama beni bağışlayın, yazmak zorundaydım. İnternetteki görüntüleri izlerken insanlığımdan utandım. Bunları yapanları ve bu tür yöntemlerle elde edilen kürkleri bile bile sırtlarında taşıyanları da lanetlemekten kendimi alamadım.

Yazan:Ece Bilgin

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder