Hepimiz yaşamımızın bir anında bir hayvan dostumuz ile hayatı paylaştık veya
paylaşıyoruz. Hiç hayvan beslemediğini düşünen bile şöyle geçmiş günlerini,
çocukluğunu düşündüğü zaman yaşamında bir sokak kedisinin, bir serçenin, mahalle
köpeğinin, bir civcivin bulunduğunu hatırlayacak.
Bazılarımız ise artık yaşamına giren hayvanların ne sayısını ne de kaç tane
olduğunu hatırlayamayacak kadar çok hayvan sevgisi ve merakı ile dolu.
Aslında hayvanların yaşamımıza girmesi diye bir kavram söz konusu değil, ama
çoğu insan onların farkında olmadan yaşadığı için böyle bir cümle
kullanabiliyoruz.
Daha sabahın erken saatlerinde başta kumrular olmak üzere tüm kuşların kuşluk
vakti dediğimiz vakti canlandıran neşeli güne başlama seslerini duyabiliriz.
Evinizden sabah çıkarken kapının yanında, çöp tenekesinin yakınlarında sabah
kahvaltısını bizlerin artıklarından sağlamaya çalışan bir kedi veya köpekle
karşılaşabiliriz. Çevremizde her an kumru, serçe ve karga gibi şehirde yaşayan
kuşlar uçuşur durur. Böcekleri ve bitkileri hiç saymıyorum. Bir sürü hayvan
kendi çapında yaşam karmaşasında, basite indirgediğinizde aynı insanlar gibi
yaşam kavgası sürdürür.
Ama biz insanlar bırakın bir ağacın baharda açmaya başlayan sürgünlerini, bir
duvar dibinde açmış sarı hindiba çiçeğini, karıncaların yine bahardaki
çiftleşme uçuşları için bir anda duvardaki bir çatlaktan telaşla fışkırmasını
görmeyi; Ne kuşları, ne köpekleri ne de kedileri görmüyoruz artık. Bazen
gözünüz takılır gibi oluyor..ama hep yetişilecek bir iş, okul vb koşturma var.
Onlar bizim yaşamımızda ama biz onları görmeden sanki yoklarmış gibi hayat
koşuşturmasında kaybolup gidiyoruz.
Onların bizim yaşamımıza girmeleri gibi bir durum söz konusu değil aslında,
çünkü onlar zaten bizim yaşamımızda. Sadece bazen evlerimize , bahçemize,
kafeslerimize misafir olup bizim daha yakınımıza geliyorlar. Daha fazla
farkediliyorlar, daha fazla korunup, seviliyorlar.
Bir kedinin veya bir köpeğin ailenizin içine nasıl girdiği hakkında bir sürü
hikaye dinledim bugüne kadar ; Kiminiz bir yavruyu soğukta ıslanmış ve üşümüş
bulup aldı, kiminiz yaralı ve muhtaçken sahiplendi, kiminiz bir hayvan severin
köpeği veya kedisinin yavrularını sahiplendi veya satın aldı, kiminiz ise
profesyonel hayvan satan çiftlik veya pet shop benzeri bir yerden satın alarak
bir hayvan dostunuzu ailenin içine aldı.
Bir hayvanın hayatımıza giriş öyküsü çok karmaşık değildir çoğu zaman,
özellikle benim gibi bir mesleğiniz varsa bir zaman sonra bu dostlukların
başlama öykülerinin aynı olduğunu görürsünüz.
Ama bir hayvan dostumuzdan ayrılma öyküsü her zaman çok değişik, dramatik, zor
ve her zaman çok farklıdır. Hepimizin yaşamında bu ayrılış öykülerinden birkaç
tane vardır. Kimisi bir trafik kazasında ölür, kimisi ihmal sonucu vicdan
azabınızla yolcu edilir, kimisi ise artık iyileşemeyeceği Veteriner Hekim
tarafından saptanarak , daha fazla acı çekmemesi için ötenazi veya uyutma
dediğimiz acı çekmeden ilaçlar yardımı ile ölüme kavuşturma şeklinde olur.
İşte ben bu ölümlerin hepsinde o hayvancıklarla beraber ölürüm. Veteriner Hekim
olduğuma sadece o an pişman olurum. Bir hayvancığın ölümüne karar vermek ve onu
acı çekmeden de olsa , kendi ellerinizle öldürmek zorunda kalmak benim için
yutulması çok zor bir lokmadır. Boğazımda kalır yutkunurum, yutkunurum...
ağlayamam.. çünkü ben bir doktorum.
İşte sırf bu yüzden bana gelip çocuklarının hayvanları çok sevdiğini, o
yüzden Veteriner Hekim olmak istediğini söyleyen ebeveynlere onları şaşırtmak
pahasına ''Eğer Hayvanları seviyorsa Veteriner Hekim olmasın !'' derim.
Hayvanları seven birinin Veteriner Hekim olması hayvanlar için çok
iyidir. Hayvanlarla ilgili her olayda, hayvan sahibi, para, vakit gibi hiçbir faktörün
etkisinde kalmadan inanılmaz bir istekle hayvanlar için ellerinden geleni
yaparlar. Kendilerinin hayvan doktoru olduğunu ve hayvancıkların onlardan başka
gidecekleri kimseleri olmadığını bilirler. Ama Hayvan sever birinin
Veteriner Hekim olması o insanın kendisi için çok zordur. Tüm meslek yaşamında
inanılmaz üzücü, yıpratıcı olaylar yaşar. Trafik kazası geçirmiş, ısırılmış,
silahla vurulmuş, kanlı ishalden ölmek üzere veya ihmal edilmiş yüzlerce
hayvancıkla karşılaşır. Çok üzülür, çok yorulur. Hem hayvan sevmek hem de
Hayvan Doktoru olmak çok zordur.
Her şeye rağmen köpeğimiz, kedimiz veya kuşumuzun bu kötü anında onun yanında
olmak ve onun yaşamının sona erdiği bu anında da tüm yaşamında onun size
yaptığı gibi, yalnız bırakmamak bizim dostumuza karşı olan son
görevimizdir. Onlar sizi karşılıksız , candan seviyorlar bunu hiçbir zaman
unutmayın. İlk yavruluk ve tanışma anından ölüm anına kadar....
Veteriner
Hekim
A. Kutlu DAYIOĞLU
A. Kutlu DAYIOĞLU
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder