10 Şub 2012

5199 SAYILI HAYVANLARI KORUMA KANUNU'NDA DÜZENLEME VE TÜRK CEZA KANUNUNA MADDE EKLENMESİ TALEBİMİZ HAKKINDA SON GELİŞMELER



Kamuoyunun ve hayvanseverlerin yakından takip ettiği gibi "hayvanlara uygulanan insanlık dışı fiillerin son bulması için" 2009 yılı Eylül ayında, İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu tarafından hazırlanan ve ; sanatçı Tuna Arman'ın  Türkiye'de hayvan hakları için yapılan en uzun soluklu ve etkin  50 günlük oturma eylemi  süresince toplanan 250 bini aşkın imza ile birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne  sunulan madde bazında değişiklik teklifi, yasalaşma yolunda sona doğru yaklaşmıştır.

Tuna Arman'ın  bu eylemi boyunca toplanan 250 bini aşkın imza, eylemi takiben katlanarak artmış ve belirli aralıklarla Meclis'te bulunan teklif dosyasına eklenmek üzere teslim edilmiştir. Halk bu harekete büyük destek vermiş;" Mahallede bir hayvan tecavüzcüsü yaşıyor ise, o mahallenin çocukları da asla güvende değildir" cümlesinin ciddiyetini ve bu konudaki kararlı taleplerini  imzalarıyla göstermiştir.

5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, lafzında hayvanları korumak üzere metnedilmiş olmasına rağmen fiiliyatta yeterli olamadığı kısa sürede anlaşılmıştır.  Çok sayıda işkence, kötü muamele, zevk için öldürme ve en kötüsü de hunharca yöntemlerle yapılan sonu gelmez tecavüz vakalarının önlememesi, kamu vicdanını sürekli  yaralayan; bunun sonucunda da hayvanları korumak isteyenlerle, failler arasında " bu suçların cezasız kaldığı" yönündeki  yargıyı keskinleştiren büyük bir adaletsizliğe dönüşmüştür. Gerekçelerimizde de belirttiğimiz ve önemle üstünde durduğumuz gibi, hayvan meselesi diye  yasal olarak yaptırıma bağlanmayan vakalar hızla  artarak insanlar arasında hatırı sayılır  çoklukta  adli sorunlara dönüşmektedir. Bu durum da hayvanlarla ilgili taleplerin yargı yükünü artırmak değil baştan önleyerek azaltmak için mutlaka düzenleme gerektiğini ortaya koyuyor.

Aslında  pek çok bölümünde  ıslah gereken 5199 Sayılı Kanunda bu nedenle öncelikle "hayvanlara işkence ve tecavüzün kesin olarak TCK kapsamında cezalandırılması"  yönünde bir çalışma yaparak, hukuki, sosyal ve teknik gerekçeleriyle birlikte TBMM’ne sunduk.  Hayvanlara işkence ve tecavüze hayır söylemiyle 50 günlük aktif oturma eylemi neticesinde Tuna Arman' ın" Mahallede bir hayvan tecavüzcüsü yaşıyor ise, o mahallenin çocukları da asla güvende değildir" gerçeğini her gün tekrarlayarak topladığı binlerce  imza da insanların bu konudan duyduğu büyük rahatsızlık ve endişenin sadece bir kısmıdır.   Bir tek vekilimizin bile "Hayvanlara işkence edenler, öldürene kadar tecavüz edenler, hunharca hisle öldürenler suçlu değildir, cezalandırılmasın" demeyeceğinden kesinlikle eminiz. Bu düzenleme İnsan Hakları için de büyük bir adımdır. Çünkü bu suçların failleri genellikle sanıldığı gibi eğitimsiz cahil  aylak kimseler  olmayıp, toplumun her kesiminden, meslek grubundan eğitimli, kariyer sahibi insanlar da olmaktadır.  Kamu vicdanının "SUÇ" dediğine yasal olarak da "SUÇ" denilmesi artık an meselesidir. Külliyen bakıldığında ekonomik, ananevi, folklorik çok fazla hüküm içeren 5199 SK. Nun tamamen değiştirilmesi iyileştirilmesi zaman alıcı ve tartışmalar getirebilecek bir tercih olacağı için en acil, en adil, hiç kimsenin hiç bir nedenle hayır diyemeyeceği  maddelerden başlamak en doğrusudur. Zira  cezalandırılmayan ve özünde tamamen "şiddet barındıran" bu eylemlerin  gitgide kanıksanarak toplumsal huzur açısından daha da tehlikeli bir hal almaya başladığı herkesin malumudur. Bu, düzenlenmesi gereken başka uygulamalar için de önemli ve temel bir adım olacaktır.

5199 SK. 14 ve 28 maddelerinde belirlenen fiillere ait yaptırımların  TCK.na (151-151) eklenmesi önerilen cezai maddelerle (idari para cezalarının 3-5 yıl arasında hürriyeti bağlayıcı ceza ile) karşılanması temelinde hazırlanan yasal düzenleme teklifimiz sağlam gerekçelerle desteklenmiştir. Yaygın zehirlemelere karşı 181 Md. içinde de küçük bir ekleme yaptığımız talebimizin özü olan cezai yaptırıma ek olarak tüm kanun metninden "süs hayvanı, evcil, sahipli, sahipsiz hayvan" terimlerine dayalı ayrımcılığın çıkartılması ve hayvan ‘dan "mal" değil "canlı" olarak  bahsedilmesi önerilmiştir. Hayvana karşı, yasaklanmış suçları işleyenlerin okul,  hastane, sağlık kuruluşları, kantin , okul servisleri gibi yerlerde çalıştırılmaması da önerilerimiz arasındadır

Uzun zamandır herkese ulaştırmaya çalıştığımız ve son derece olumlu karşılanan, tartışmasız herkesin gönül birliğiyle "evet" dediği  bu adil ve hakkaniyetli düzenleme için TBMM. nin de artık zaman kaybetmeyeceğinin işaretlerini Sayın meslektaşımız Av.Ayşenur Bahçekapılı'dan,  Marmara Üniversitesi'nden hocamız olan Sayın Av.Mustafa Şentop ve  bu konuda duyarlı başka  vekillerimizden  mütemadiyen alıyoruz. Hayvan koruma amaçlı  diğer grup ve oluşumların da yasa ile ilgili teklif ve çalışmalarının  olması, duyarlılığın artması ve sosyal talep  yönünden son derece olumludur. Bu çalışmalara fiilen katılan, destek veren ve önayak olan herkese teşekkür ediyoruz.

Teknik ve hukuki gerekçelerle, sona yaklaşan gelişmeleri ayrıntılarıyla zaman zaman paylaşmaya devam edeceğiz.  Hayvan yararına   değişik kurum ve derneklerce yapılan  bütün samimi düzenlemelerin de destekçi ve takipçisiyiz. Gerçekten hayvan yaşam hakkı için yapılan samimi çalışmaların hepsi ayrı ayrı kıymetlidir.

Lütfen TBMM. deki bütün vekillerimize yazmaya ve "asillerin canının çok yandığını, bu pozitif düzenlemenin büyük bir heyecanla beklendiğini" her gün hatırlatınız. Ne kadar çok farkında olmalarını sağlayabilir ve ısrarlı olursak,sonuca  o kadar çabuk ulaşacağız. En kısa zamanda müjdeli haberi paylaşmak dileğiyle

02/02/2012   Av. Hülya Yalçın
İB.Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı
İB.SEM. Hayvan Hakları Öğr. Görevlisi



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder