8 Şub 2012

Siz Sıcak Evlerinizdeyken..




Soğuk, çok soğuk değil mi? Alışveriş için dışarı çıktığımızda, iş dönüşü evimize dönmek için sokağa çıktığımızda nasıl da acele ediyoruz sıcak evlerimize bir an önce dönmek, kavuşmak için. Evimiz güzel, evimiz sıcacık , rahat, güvenli. Yemekler çeşitli, örtü yorgan döşek yumuşak, kalın, ısıtıcı. Her türlü konfor elimizin altında, sevdiklerimiz yanımızda, oh be ne güzel, ne rahat değil mi?

     Olsun, elbet olsun. Allah kimseleri sıcak yuvalarından, sevdiklerinden uzak etmesin, açlıkla terbiye edip sınamasın.

     Ancak ben bir şeylere dikkat çekmek istiyorum; bizler evlerimizin koruyuculuğuna, rahatına çekildiğimizde, perdelerinizi dış dünyaya çektiğimizde, dışarıda, sokaklarda kalan canlar acaba ne yaparlar?

     Kimlerdir bu canlar? Hani şu sokak başlığı altında sıraladıklarımız. Kediler, köpekler işte onlar, onlar da can değil mi? Hiç düşündünüz mü bu soğuklarda eksi derecelerde nerde yatar, ne bulup, ne yer, ne içerler?

     Düşünmek bir yana onların sığınabilecekleri bodrumları, odun kömürlüklerimizi, merdiven boşluklarını, işte buna benzer yerleri bir iyice kapatıp o zavallıların bir nebze de olsa  korunmalarını engelleriz değil mi? Kimisi bebeklidir, kimisi hasta, kimisi (ki çoğunluğu) aç. Ama biz hiç düşünmeyiz bunları, görmezden geliriz  ve hatta hatta “onlara Allah verir” gibi akıl almaz bir vicdansızlığa sığınır, kendi kendimizi bir güzel avutur, kandırırız.

     Ah! bakın burada rahmetli hayvan dostu İsmet Sungurbey’i anımsadım; televizyonda yapılan bir programda anlatmıştı. Çocukken hayvanlara çok düşkünmüş ve onlar için çok üzülür, aç kaldıklarını düşünür, sürekli babasını bu konuda sorgularmış, babası da ona her seferinde sen merak etme biz gece yatağa girdiğimizde Allah onlara gökyüzünden ekmek atıyor diye avutmaya çalışırmış. İsmet bey büyüdüğünde bunun hiç de böyle olmadığını görmüş, o günden sonra da kendisi el ayak çekilip herkes uykudayken, sokaklarda canlara yemek taşır olmuş.

     Evet, sokaktaki canlara siz biz bakmazsak, kollamazsak, açlığını, susuzluğunu görmezden gelirsek, yaralarını sarmazsak onlara kimseler yardım etmez. Allah kullarının yüreklerine merhamet, vicdan vermiş, yarattığı canları da onlara emanet etmiş. Ne demiş Yunus Emre “Yaratılanı hoş gör, yaratandan ötürü”.

     Şimdi bu soğuk günlerde sokaktaki canların bizlere her zamankinden çok daha fazla ihtiyaçları var. Sığınabilecekleri ufacık bodrum gibi, aydınlık araları gibi yerleri onlara çok görmeyelim, evlerimizden, sofralarımızdan canlar için ayrılabilecek yiyecekleri bahçemizin bir köşesine, ağaç diplerine bırakalım, yaşamalarına, acı çekmemelerine yardımcı olalım.

     Bizler kış hazırlığı yaptık, kalın paltolar, yakıtlar, erzaklar hepsi bir güzel elimizin altında. Ya onlar? Boş midelerle sokakların soğuğunda sevgisizlik, ilgisizlik, sahipsizlik.. Çok zordalar çok.   

 Kuşları da unutmayalım; bizleri hiç terk etmeyen, yaz kış neşeli cıvıldamalarıyla yaşamımıza renk veren serçeler, güvercinler. Camlarımızın önlerine ekmek kırıntıları, susam, darı, arpa koyarsak bahara yine ağaçlarımızın dallarında bize kışın bittiğini müjdeleyecekler.

     Unutmayın sizler sıcak evlerinizde, onlar dışarıda soğuk sokaklarda. Yardım ellerini uzatmak isteyenler için şehrimizde iki adet köpek barınma evinin bulunduğunu da hatırlatmalıyım. Oradaki canların da bu kış günlerinde en azından sıcak, şefkatli bir el tarafından bir baş okşanmasına çok ama çok ihtiyaçları var.

Ece Bilgin




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder