Soğuk,
çok soğuk değil mi? Alışveriş için dışarı çıktığımızda, iş dönüşü evimize
dönmek için sokağa çıktığımızda nasıl da acele ediyoruz sıcak evlerimize bir an
önce dönmek, kavuşmak için. Evimiz güzel, evimiz sıcacık , rahat, güvenli.
Yemekler çeşitli, örtü yorgan döşek yumuşak, kalın, ısıtıcı. Her türlü konfor
elimizin altında, sevdiklerimiz yanımızda, oh be ne güzel, ne rahat değil mi?
Olsun, elbet olsun. Allah kimseleri sıcak
yuvalarından, sevdiklerinden uzak etmesin, açlıkla terbiye edip sınamasın.
Ancak ben bir şeylere dikkat çekmek
istiyorum; bizler evlerimizin koruyuculuğuna, rahatına çekildiğimizde,
perdelerinizi dış dünyaya çektiğimizde, dışarıda, sokaklarda kalan canlar acaba
ne yaparlar?
Kimlerdir bu canlar? Hani şu sokak başlığı
altında sıraladıklarımız. Kediler, köpekler işte onlar, onlar da can değil mi?
Hiç düşündünüz mü bu soğuklarda eksi derecelerde nerde yatar, ne bulup, ne yer,
ne içerler?
Düşünmek bir yana onların
sığınabilecekleri bodrumları, odun kömürlüklerimizi, merdiven boşluklarını,
işte buna benzer yerleri bir iyice kapatıp o zavallıların bir nebze de
olsa korunmalarını engelleriz değil mi?
Kimisi bebeklidir, kimisi hasta, kimisi (ki çoğunluğu) aç. Ama biz hiç
düşünmeyiz bunları, görmezden geliriz ve
hatta hatta “onlara Allah verir” gibi akıl almaz bir vicdansızlığa sığınır,
kendi kendimizi bir güzel avutur, kandırırız.
Ah! bakın burada rahmetli hayvan dostu
İsmet Sungurbey’i anımsadım; televizyonda yapılan bir programda anlatmıştı.
Çocukken hayvanlara çok düşkünmüş ve onlar için çok üzülür, aç kaldıklarını
düşünür, sürekli babasını bu konuda sorgularmış, babası da ona her seferinde
sen merak etme biz gece yatağa girdiğimizde Allah onlara gökyüzünden ekmek
atıyor diye avutmaya çalışırmış. İsmet bey büyüdüğünde bunun hiç de böyle
olmadığını görmüş, o günden sonra da kendisi el ayak çekilip herkes uykudayken,
sokaklarda canlara yemek taşır olmuş.
Evet, sokaktaki canlara siz biz bakmazsak,
kollamazsak, açlığını, susuzluğunu görmezden gelirsek, yaralarını sarmazsak
onlara kimseler yardım etmez. Allah kullarının yüreklerine merhamet, vicdan
vermiş, yarattığı canları da onlara emanet etmiş. Ne demiş Yunus Emre
“Yaratılanı hoş gör, yaratandan ötürü”.
Şimdi bu soğuk günlerde sokaktaki canların
bizlere her zamankinden çok daha fazla ihtiyaçları var. Sığınabilecekleri
ufacık bodrum gibi, aydınlık araları gibi yerleri onlara çok görmeyelim,
evlerimizden, sofralarımızdan canlar için ayrılabilecek yiyecekleri bahçemizin
bir köşesine, ağaç diplerine bırakalım, yaşamalarına, acı çekmemelerine
yardımcı olalım.
Bizler kış hazırlığı yaptık, kalın
paltolar, yakıtlar, erzaklar hepsi bir güzel elimizin altında. Ya onlar? Boş
midelerle sokakların soğuğunda sevgisizlik, ilgisizlik, sahipsizlik.. Çok
zordalar çok.
Kuşları da unutmayalım; bizleri hiç terk
etmeyen, yaz kış neşeli cıvıldamalarıyla yaşamımıza renk veren serçeler,
güvercinler. Camlarımızın önlerine ekmek kırıntıları, susam, darı, arpa
koyarsak bahara yine ağaçlarımızın dallarında bize kışın bittiğini
müjdeleyecekler.
Unutmayın sizler sıcak evlerinizde, onlar
dışarıda soğuk sokaklarda. Yardım ellerini uzatmak isteyenler için şehrimizde
iki adet köpek barınma evinin bulunduğunu da hatırlatmalıyım. Oradaki canların
da bu kış günlerinde en azından sıcak, şefkatli bir el tarafından bir baş
okşanmasına çok ama çok ihtiyaçları var.
Ece
Bilgin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder