18 Nis 2012

Kuduz hastalığı ile mücadele hiçbir suçu olmayan köpekleri öldürmek değildir



Geçtiğimiz günlerde bir Veteriner Hekim arkadaşım iki candan hayvan dostu arkadaşı ile birlikte bana uğradı. Hayvanlara karşı saf ve inanılmaz yüksek sevgisi ile bana çaresizliğin verdiği sinirle Akpınar Hayvanat Bahçesinde gördüğü bir sahneyi tekrar tekrar anlattı. Hepsi çok üzgündü! Sahneyi anlamaları mümkün değildi. Bana anlattıklarında bende şok oldum. Üzüntümün ve insan olmanın verdiği utancın neden olduğu panikle görüntüyü kafamdan atmaya çalıştığımı fark ettim. Anlatılan manzara şöyleydi ; Bir sürü köpek beton zeminli pis bir kafes de üst üstte duruyor, bir tanesi doğurmuş, yavrular soğuk betonun dışında bulabildikleri tek barınak olan bir yemek kabının içine doluşmuşlar, ısınmaya çalışıyorlar. Her yer beton, üzerine yatacak ufacık bir karton parçası bile yok!

O yavrucukların yemek kabına yatışlarını ben görmedim ama hayvan sever arkadaşlarım o kadar üzüntü ile anlatıyorlardı ki durumu, içim titredi, gözlerim yaşardı.

Bu o an için gözle görülen bir andır. Oradaki hayvancıklar bizim göremediğimiz zamanlarda da açlık ve mutsuzluk içinde oraya neden kapatıldıklarını anlamaya çalışıyorlar. Bir sürü köpeği bir araya toplamak, sonra da yarı aç, yarı tok üst üste ölmelerini beklemek nasıl bir düşüncenin ürünüdür ? Çok acıklı ve dramatize ederek yazdığımı düşünüyorsunuz değil mi ?

Hayır durum benim anlatabildiğimden de kötü inanın!

Dünyanın her yerinde kuduz hastalığı ile mücadele için çeşitli sistemler vardır. Örneğin İngiltere'de köpekler için, içinde hayvanların bakımsızlıktan ölmeyeceği barınaklar yapılmış, sonra sokak köpeklerini toplayan eğitimli , hayvanlara zarar vermeden yakalayabilen personel yetiştirilmiş.Yine bu işe uygun araba, araç ve gereçler sağlanmıştır. Tabi bu işler için önce şehirleri, insanları ve sağlığı ilgilendiren diğer tüm konularda olduğu gibi önce araştırmalar yapılmış, gerekli bütçe saptanmış, planlamalar profesyonel olarak gerektiği gibi yapıldıktan sonra çalışmalara başlanmıştır. İlk başta sokaklarda çok fazla köpek olduğu için yakalama işinde çalışan personel gün içinde çok yorulmuş. Ama sonra sayı gittikçe azalmış, ve artık ayda veya bazen birkaç ayda bir tane sahipsiz köpek yakalıyorlarmış ve onunda ya sahibi bulunuyor, ya da yeni bir sahip bulunuyormuş.

İngiltere'de yöntem bu ve İngiltere'de yıllardır kuduz hastalığı yok, Türkiye'de yöntem köpeklerin sokaklarda zehirle veya tüfeklerle öldürülmesi ve Türkiye'de her sene, özellikle yaz aylarında bir çok bölge de çıkan kuduz olayı veya şüphesi yüzünden hala insanlar korku içinde en sadık dostlarından korkuyor ve çekiniyorlar.

Diyeceksiniz ki; orası İngiltere, orda bir çok sorun halledilmiş ve sıra hayvanlara gelmiş. Türkiye'de insanlar bir çok sorunla kavruluyor.İşsizlik, geçim sıkıntısı ve diğer sorunlardan köpekleri kim düşünecek diyebilirsiniz. Eğer böyle diyorsanız size iki değişik cevabım var;
Birincisi , 4-5 senedir aynı İngiltere vb. ülkelerdeki şehirlerde olduğu gibi bizim Türkiye'mizde de bazı çağdaş ve bilimsel çalışan belediyelerin yine çağdaş ve insana yakışır çalışmaları sonucu modern barınaklar kurulmuş, bu barınaklarda sokaklardan toplanan sahipsiz köpekler sağlıklı şartlarda toplanmış, eğitimli hayvan sever personelle bakımları sağlanmış, ayrıca bazı belediyeler de( İzmir Büyükşehir Belediyesi yakınımızda bir örnektir) internet'te bu konuda site açarak, orda köpeklerin fotoğrafları ve haklarında bilgiler verilmiş, hayvanlar birer numara ile kodlanarak , sahiplendirilmeye çalışılmıştır. Bu konuya bir bütçe ayrılmış. Yani oradan buradan arada bir toplanan yemek artıkları ile hayvanlar bazen aç bazen tok değiller. Ya da köpeklere bakan görevli 15 günlük izne ayrıldığında köpekler birbirini yemiyorlar.
Gelelim ikinci cevabıma; Türkiye'de, kent, köy demeden her yerde belediyeler ve diğer resmi kuruluşlar, kuduz hastalığı ile mücadele için yıllardır birinci yöntem olarak hayvancıkların insanlığa yakışmayan yöntemlerle öldürülmesini seçiyorlar. Hayvancıklar acılar içinde öldürülüp duruluyor. Ama bir hiç uğruna, kolay ve masrafsız ama işe yaramayan yöntem seçiliyor. Bugüne kadar milyonlarca köpek öldürüldü. Çoğunuzun hiç haberi olmadan zehirlendi, kurşunlandı, hatta yakıldı cesetleri çöpleri doldurdu. Ama biz hala daha kuduz hastalığından korkuyoruz. Çünkü bu yöntem kuduz hastalığını yok edemiyor. Hayvancıklar bir hiç uğruna günah keçisi gibi ölüp gidiyor. Unutmayın Kuduz hastalığı ile yapılan doğru mücadele direk insan sağlığını ilgilendiren bir olaydır. Bu konuda işe yaramayan yöntemlerle oyalanmaya ne vaktimiz ne de hakkımız yoktur.
Bundan yıllar önce Pasteur köpekleri kuduz hastalığından koruyan aşıyı bulmuş. Ama hala daha köpeklere kuduz aşısı yapılmıyor. Köpeklere kuduz aşısı yaptırmayanlara büyük cezalar verilmiyor. Her hafta bir sürü köpek sahibi köpekleri ısırıldığında veya bir insanı ısırdığında panik içinde kuduz konusunda danışmak için kliniğime telefonla veya bizzat başvuruyor. Onlara ilk sorduğum soru ''kuduz hastalığının bu kadar korkunç olduğunu biliyorsunuz, neden köpeğinizi kuduza karşı koruyan aşıdan yaptırmadınız!?'' Cevap yok! Veya mantıksız cevaplar, ihmal ve düşüncesizlik, çoğu zamanda bilgisizlik!

Ben köpeklerine kuduz aşısı yaptırmayan insanları tam olarak suçlayamıyorum. Bu konuda cahil olabilirler. Ama onları aşılamaya yönlendirecek resmi kuruluşları suçluyorum, artık görevlerini yapsınlar. En azından insanları kuduz hastalığı ve korunma yolları konusunda bilgilendirsinler. Köpeklerden insanlara geçen iki önemli hastalık vardır; Birisi kist meydana getiren Echinecoccus tenyaları, ikincisi ise kuduz hastalığıdır. İkisinde de köpekler suçlu değildir. Kendi istekleri olmadan bu hastalıkları taşırlar. Onlar bu hastalıklardan korunmak için bir şey yapamazlar. Onlar aciz yaratıklar. Ama biz insanlar, bilgimiz, bilincimiz, eğitimimiz, aklımız, maddi imkanlarımız ve vicdanımız ile insanların sağlığı ve bu dünya da birlikte yaşadığımız köpekler dahil tüm hayvanlar ve çevremiz için doğru kararları verme sorumluluğundayız.

Kuduz hastalığı ile mücadele, hiçbir suçu olmayan köpekleri öldürmek değildir.

Kuduz hastalığı ile mücadele kurulmuş eşi benzeri görülmemiş güzellikte bir evcil hayvanat bahçesini göstermelik bir köpek barınağına dönüştürüp, orda hayvanların ölmesini beklemek değildir.

Kuduz hastalığı ile mücadele hayvan barınaklarına pitbull'ları doldurup sokak köpeklerini onlara parçalatmak değildir.

Kuduz hastalığı ile mücadele, sokaklarda gece yarısından sonra, motorsikletle elde tüfek gezip köpekçiklerin tüm vücudunu mermilerle doldurmak değildir.

Kuduz hastalığı ile mücadele, çocukların köpeklere karşı olan sevgisini engellemek, onları korkutmak değildir.

Kutlu Dayıoğlu
24.03.2002

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder