Selamlar
can dostlarına cana değer verenlere sevgiyi öğrenme fırsatını yakalamış
dostlara Gündoğdu yu anlatmak istiyorum.Antalyadan Manavgat’a giderken bir
belde Gündoğdu ,turizm egemen gelir kaynaklarında ufak bir çarşısı var 5
yıldızlı otellerinin arasında esnaf güler yüzlü içten gezdiğinizde sevmekle
beraber bi aykırılık seziyorsunuz hani gözlemlediğinizde o dokuya uymayan bir şeyi
hissedersiniz ya öyle sonra fark ediyorsunuz orda olmaması gereken şeyi köpekleri.
Her esnafın 1 yada 2 köpeği var cins köpekler petshoplar dan alınanlardan ışıl
ışıl tüyleri bakımlı bazısı kuaför kesimli şaşırıyorsunuz bu esnaf kış günü
kendini zor geçindiriyor en sık pişirilen yemek kahvaltı nasıl olur diyorsunuz
Beni
aykırılıkların en yenisiyle kömür tanıştırdı . Efe beyaz bir terrier kocaman
kahverengi gözleri var.Altı aylık diye tahmin etmiş annesinin götürdüğü
veteriner ama tam bir erkek olduğu kimselere yüz vermeyen kızım kömürümün onu görür
görmez zınk diye durup poposunu kıvırmasından ve kuyruğun çılgınca sallamasından
anlaşılıyor. Annesi kuaför evlat edinmek zorunda kalmış efeyi dükkanının
önünden geçen Ankara plakalı BMW yola bırakıvermiş efeyi bir anlığına durup ve
hızla uzaklaşmış efe şaşkın şaşkın bakınıyormuş ve kuaför bayan bir süre sonra
dayanamamış hiç niyeti ve hazırlığı yokken kucağına almış efeyi evlat edinmiş
tasmasını aldıklarını fark etmiş hemen tasma almış en kırmızısından boşluk
hisseder diye korktum diyor ve adını efe koymuş kucağından hiç bırakmamış
kokusuna alışsın diye beraber yatmışlar efe bir süre inlemiş çağrıldığında
gelmemiş ama zamanla yeni adını öğrenmiş
Kuaförde
çok havalı bir köşesi var annesinin kendi elleriyle yaptığı yemekte ne olursa
beraber yiyorlar öğlene doğru geliyorlar dükkana anne çalışırken efe
ayaklarının dibinde geziniyor baba geldiğinde efe der demez hemen yerine
gidiyor oturup babasına bakıyor güldüğünü görünce atlıyor kucağına. HA merak
ettiyseniz kömürle efe arasında arkadaşlıktan öte bir şey gelişmedi.Efe çok
istiyor ama benimki naz yapıyor efenin kader ortaklığı yaptığı Taci,
lili,boncuk ve daha birçok arkadaşı şanslılar gerçekten çok şanslılar
seviliyorlar kucaklardan inmiyorlar bir çoğunun tasması yok çarşıda gezip gezip
dükkanlarına dönüyorlar. iş bitimi evlerine gidip anne ve babalarıyla uyuyorlar
peki köle satın alır gibi onları o canları para ödeyerek alanlar bir süre
yanında gezdirip hiç bilmedikleri ve yaşamayacaklarının belli olduğu ortama
bırakanlar nasıl uyuyorlar
MERHABA
Kış
çok zor geçti .Bana serkanı getirdi bir de şımarığı; kömürle bahçedeyiz bir gün
bembeyaz bir can geldi küçücük ama kocaman kahverengi gözleri var daha önce görmüştüm
on yaşlarında bir çocuk gezdiriyordu çok sevmiştim adının serkan olduğunu
öğrenince uyarmıştım çocuğu insan ismi koymasaydın keşke kızanlar olabilir demiştim.
Serkan birkaç gün geldi gitti kömürün yanına kömür ne benim ne kendinin yanına
kimseleri yaklaştırmazken serkanı sevdi yemeğini onunla paylaşması yetmiyormuş
gibi benim serkanı kucağıma almama sevmeme hiç ses çıkarmadı. İlk tepkim
''anaaa kömürün içine insan kaçtı galiba''olmuştu.Birgün serkan tasmasız geldi.Hava
soğuk yağmur geliyor kömürü içeri alacam o da geldi peşimizden kapıda durdu .gözümün
içine bakıyor diyemedim bir şey yemek verdim acıkmış yıkadım ellerimi yaladı
ayağımın dibinde uyudu kaldı.Sahiplerini aradım .çevrede soruşturdum gitmişler
giderken salıvermişler onu çaresizce bakışlar ondanmış, yapacak bir şey yok
insan kimliğiyle gezen hiç kimse soğukta 2 kiloluk bir hayvanı sokağa atamaz
,veteriner arkadaşımla görüştük serkan ın aşıları yapıldı ve tahminen 7 aylık
olduğunu öğrendim dedim ya yapacak bir şey yok diye varsa da kalmadı hem 2 kiloluk
hemde bebek daha kaldı benimle pamuk prensim kömürle mutlu mutlu yaşıyorlar ama
hikaye burada bitmiyor.......
AYŞEGÜL BÜTÜNSOY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder